Bir Tablo Gibi: Dünyanın Her Yerinden Manzarasıyla Sizi Şaşırtan Kasabalar ve Köyler

Öncelikle sevgili vatanımın güzeli Göreme ile başlamak istedim. Dört mevsim ayrı güzelliğe sahip olan Nevşehir Göreme, doğal oluşumu, tarihi ve görünümüyle ilk sıralarda olmayı hak ediyor.

İsviçre’nin Bernese Oberland bölgesindeki Brienz Gölü’nün güney kıyısında yer alan Iseltwald’a baktığımızda ciğerlerimiz temiz havayla doluyor. Göl ve dağ manzarasının birleşiminden oluşan bu keyifli kasaba oldukça meşhurdur.

Yüksek zirvelerle çevrili Yangshuo Li Nehri ile tamamen doğal bir güzelliktir. Kasabanın sokakları değiştirilmemiş ve orijinal halleri korunmuştur. Aynı yerde bulunan kelebek mağarası da bu beldenin güzelliğine güzellik katıyor.

İspanya’nın en şirin kasabalarından biri olarak kabul edilen Albaraccin, 1961 yılında ulusal anıt statüsüne kavuşmuştur. 2005 yılında İspanya’nın en güzel kasabası olarak kabul edilen ve etrafı sıradağlarla çevrili bu doğal güzelliği, tatiliniz sırasında umarım ziyaret edersiniz. şans.

Slovenya’nın en bilinen destinasyonlarından biri olan Bled, yıl boyunca çok sayıda turiste ev sahipliği yapıyor. Gölün ortasında yer alan kilisesi ve Alp sıradağlarının nefis güzelliğiyle siz de Bled’e hayran kalacaksınız.

Fransa’nın “şarabın başkenti” olarak da bilinen masalsı şehri Colmar’a gittiğinizde kendinizi orta çağda gibi hissedeceksiniz. Rengarenk ahşap evleriyle gökkuşağı kadar güzel olan Colmar, özellikle fotoğrafçıların gözdesi.

Avusturya’nın en eski köylerinden biri olan Hallstatt, Salzburg ve Graz şehirleri arasında yer alıyor. 7000 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan bu yer, görünümüyle büyülü bir duygu uyandırmasının yanı sıra dikkat çeken bir diğer yanı da dünyanın ilk tuz madenine sahip olmasıdır.

353 nüfuslu küçük kasaba Cinque Terre’nin 5 köyü, 1997 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınmış. Görünümüyle büyüleyen Manarola, İtalya’nın rivierası olarak kabul ediliyor. Cinque Terre bölgesindeki 5 köyden biri olan Manarola dışında 4 nefis köy daha bulunmaktadır.

Mavi boyalı evleriyle dünyaya kendini tanıtan Şafşavan, Fas’ın mavi incisi olarak anılıyor. Maviye boyanmasının sebebinin ise Yahudi inanışına göre cenneti ve Tanrıyı temsil eden renk olması olduğu sanılmaktadır. Mavilikte kaybolmak isteyenlere güzel bir öneri…

Endonezya’nın en küçük kasabası olan Cemoro Lawang, Bromo yanardağının yanında yer almaktadır. Panoramik manzarası ve yemyeşil yeşilliği burayı turistler için daha da cazibe merkezi haline getirmiştir.

Alman İmparatorluğu kalesinin bulunduğu Cochem, şarap üretimiyle öne çıkan bir kasabadır. Ahşap renkli evleriyle gözlerimize ziyafet çeken bu tatlı kasaba, Moselle Nehri kıyısında yer alır ve Rapunzel’in şehri olarak bilinir.

Küçük ve sakin bir yer olmasına rağmen turist sayısının artmasıyla ‘burası kadar kalabalık mı?’ diye düşünüyorsunuz. Bruges sorabileceğiniz bir yer. “Huzurun diğer adı” olarak anılan bu şirin kasabada kendinizi bir anda orta çağda gibi hissedeceksiniz.

1995 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Shirakawa – Go, aslında bir köy. Bu köyün en dikkat çekici özelliği gasshō-zukuri şeklindeki evleridir. Yoğun kar yağışına karşı dayanıklılığıyla bilinen bu konutlar, kış aylarında gördüğünüz muhteşem manzarayı yeniden ortaya çıkarıyor.

Köyden bahsederken bir başka köy olan Giethoorn’dan da bahsetmek istedim. Hollanda’daki bu köy gerçek olmaktan çok bir model gibi görünüyor. Hayal kırıklığına uğramayacağınız bu köyün mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer olduğunu söyleyebiliriz.

Faroe Adaları’nda bulunan Gâsadalur, nefes kesen manzaraya sahip bir köydür. Kayalıklarla yemyeşil doğanın bir arada olduğu bu köyde insan yaşamının ne kadar süreceğini bilmiyoruz ama görüntüsü bile yetiyor.